Gönülküre

Ahmet İnam
-----------


Gönül, insanın insan olma iradesidir.

İnsan olma, olgunluğa erme aşamasında gönül olmadır. 

Gönül, insanın birçok etkinliğini, özelliğini taşıyan bir kavramdır.

Gönülü dört ana özelliğiyle betimlemeye çalışabilirim:


1. Gönül, bir güçtür. Bir yaşam enerjsi, öğrenmeye, anlamaya, yaratmaya, zorlukları yenmeye, yaşamı ve kendimizi dönüştürmeye yönelik bir yaşam gücüdür. 

Bilinçli bir güçtür. Bir arzu-bilinçtir. İsteyen, talep eden, iradesi olan bir bilinç. İnsanı, insan kılan özelliklerini bütünleyen, bu bütünleme çabasında onun kendini, kendine özgü bireyselliğini ortaya çıkaran güçtür. 


2. Bir havadır, bir yaşam alanıdır. Bir ortamdır. Çevredir. Gönül hem içimizdeki güç, hem dışımızda, bizi kuşatan bir atmosfer, bir küredir. Onda yaşarız.

3. Gönül, bir tavırdır. Bir duruştur. Yaşamayı, çevremize, kendimize karşı takındığımız bir tavır. Kendimizi olanaklarımızı gerçekleştirmeye hazır, açık tutma çabamız. İçtenlik, kendiliğindenlik tavrı. Bir göze alma, Hayata"ben de varım” diyebilme tavrı. 

4. Gönül, bir yaratmadır, meydana getirme, dönüştürmedir. Gönül bir eylemdir. Gerçekleştirmedir. Hayatı etkileme başarısıdır. 


Gönül, öyleyse bir güç, bir hava, bir tavır, bir eylemdir. Bir tomurcuk kavram olarak kendini güç, hava, tavır, eylemde sunar. 

Gönül, bireyin ya da birey topluluklarının gönlü olabilir. Birey, gönül insanı, topluluk, gönül topluluğu olabilir. Her birey, gönül taşır ama gönül sahibi, gönül insanı olamaz. Gönül bir gizilgüç olarak bizde bulunur; yaşanması için bizden tavır ve eylem bekler. Benzer biçimde, topluluklarda, toplumlarda, kültürlerde gönül vardır, gizilgüç olarak; gerçekleşmesi, ortaya çıkması için uygun koşullar, topluluk bireylerinin gönül atılımları gerekir.

Gönül atılımları, kokuşmuş ortamı dönüştürerek canlandırmayı başaracak anlam doğurmaları, anlam yaratmaları, anlam yaşamları, yaşantıları ile gerçekleşir. Öteki çıkışlı atılımlardır. 
Ötekinin varlığını gözeten, farklı olanı farketmeye yönelik çabalardan oluşur. 
İnsanın tükenmezliğini, olanaklarını, yaşamın bitimsizliğini, sonsuzluğunu kavrayan gönül gücü ile sağlanır. Atılımı gerçekleştiren bireylerin, kendi kendileriyle, içinde bulundukları gerçeklik ile yüzleşmeleri gerekir. 

İçten, yapmacıksız insanlar, atılımı hedefine ulaştırır. Gönüllerini, dürüstlüklerini ortaya koyarak, atılımlarını tamlayabilirler. Gönül atılımı, birey ya da toplulukların gönülleyebilmesinin, gönüllerini gerçekleştirebilmesinin ilk koşuludur. Gönülleme, uzun bir yoldur. Gönül atılımlarıyla yürünebilir bu yolda. 


Gönül oluşumu, bireyde ve toplumda, onların varlığını oluşturan bileşenler arasındaki etkileşimi gerçekleştirerek bütünlük sağlar. Bütünlük olanaklara açıklık demektir, bireyin bedeninin, duygularının, düşüncelerinin, toplumsal ilişkilerinin gelişimlerinin dayandığı olanakların bilincine sahip olması demektir.. 

Toplumu o toplum yapan özelliklerin de belli bir çerçevede ilişkilendirilip toplanmasıdır. 

Gönül atılımlarıyla varılan gönül oluşumu, özgül bir varlığa aittir. Gönül topluluğu ve gönül insanı, kendine özgü özellikler taşır. Bütünlük ve özgüllükle,gönül insanı, ötekine yönelmiş insandır.Ben merkezli bir yaşamdan,ötekini öne alan bir yaşama doğru yürüyendir.

Bu gönül oluşumuna daha ayrıntılı olarak girmeden önce gönül gücünün beslendiği kaynakları sorgulamak gerekir. 
Gönül gücü nereden kaynaklanır? 
Gönülü bezemenin, gönül donanımının kaynakları nedir?


Bireylerin gönlünü bedenleri, duyguları, akılları, çevreleri, kültürleri besler. Bu gönül besleyici ırmaklar arasında bağlantılar kuramayan birey, gönlünü donatamaz. Toplulukları, toplumların gönül kaynakları ise en azından beş temel öğesi ile dile getirilebilir. 

1. Alt yapı. Sosyo-ekonomik işleyişi içinde varolan toplulukların gönlü bu işleyişten etkilenir. Alt yapının gönlü nasıl belirlediği tarih içinde tek tek çalışmalarla ortaya çıkarılabilir.

2. Gönlün oluşumunda, insanın içinde bulunduğu anlam (değer) kürenin çok önemli olduğunu düşünüyorum. İnsan anlamlarla algılıyor, anlamlarla düşünüyor, duyuyor, inanıyor, eyliyor. 

Etkinlikleri içinde insanın bir anlam kürede yaşadığını düşünüyorum. (Noosferi,kendi yorumumla, özel bir anlamda kullanıyorum). 

Anlam küre, insanın anlam doğurmalarından oluşuyor: 

Sanattan, felsefeden, bilimlerden, inanç düzenlerinden… Gönül, gönlü olduğu toplumun anlam küresinden beslenir. 

3. Ethosdan, ahlak küreden de beslenir. Ethos, ahlak değerlerinden, eylemlerden, ilkelerden, kurallardan oluşur. 

4. Duygu küreden, pathosdan gelen dalgalar, bir topluluğun, toplumun duygusal yaşamını ortaya çıkarır. Duygu küre içinde yaşar insan. Gönül bu duygu küre ile can bulur. Duygu küresi kurumuş toplulukların gönül olmaz.

5. Siyasal düzen gönlü derinden etkiler. O topluluğun yönetimi, olanakları paylaşım düzeni, gönül oluşumunda belirleyici rol oynar. 

Gönül, felsefede alışılmış anlamıyla bir Geist mıdır? Bir tin midir? Durkheim anlamında, Gökalp’ın deyimiyle, bir ma’şerî şuur mudur? Bir toplumsal bilinç dışı mıdır, bir yorumuyla Jung’un?

Gönül bireylerin"ruh”u değildir. Toplumların ruhu da. 
Gönül, bireylerde ve toplumlarda kendini gösteren belli özellikler biraradalığı, bütünlüğüdür. 
Bundan dolayı her bireyin, her topluluğun gönlü yoktur. (Gizil olarak, potansiyel olarak her insan teki ve insan topluluğu gönül taşısa da bunun gerçekleşmesi her zaman olanaklı değildir!) 

Geliştirmeye çalıştığım"gönül felsefesi” çabalarında bu belirsizlik ve karanlıkları okurun bağışlayacağını umuyorum. 

Neden gönül hastalıklarından çekmekteyiz? 
Kaynaklardan beslenemediğimiz için. 

Kaynakların durumu gönül beslemeye uygun olmadığından. Gönül oluşumuna olanak sağlamadığından.

  • Yorum yapmak için lütfen üye olunuz!!!