Arhaveli İsmail'in Hikayesi

Ateşi ve ihaneti gördük.

Düşman ordusu yine başladı yürümeğe. 
Akhisar, Karacabey, 
Bursa ve Bursa'nın doğusunda Aksu, 
çarpışarak çekildik... 
920'nin 
29 Ağustos'u: 
Uşak düştü. 
Yaralı 
ve dehşetli kızgın 
fakat toprağımızdan emin, 
Dumlupınar sırtlarındayız. 
Nazilli düştü.

Ateşi ve ihaneti gördük. 
Dayandık 
dayanmaktayız.

1920 Şubat, Nisan, Mayıs, 
Bolu, Düzce, Geyve, Adapazarı: 
İçimizde Hilâfet Ordusu, 
Anzavur isyanları. 
Ve aynı sıradan, 
3 Ekim Konya. 
Sabah. 
500 asker kaçağı ve yeşil bayrağıyla Delibaş 
girdi şehre. 
Alaeddin tepesinde üç gün üç gece hüküm sürdüler. 
Ve Manavgat istikametlerinde kaçıp 
ölümlerine giderken 
terkilerinde kesilmiş kafalar götürdüler.

Ve 29 Aralık Kütahya: 
4 top 
ve 1800 atlı bir ihanet 
yani Çerkez Ethem, 
bir gece vakti 
kilim ve halı yüklü katırları, 
koyun ve sığır sürülerini önüne katıp 
düşmana geçti. 
Yürekleri karanlık, 
kemerleri ve kamçıları gümüşlüydü, 
atları ve kendileri semizdiler...

Ateşi ve ihaneti gördük. 
Ruhumuz fırtınalı, etimiz mütehammil. 
Sevgisiz ve ihtirassız çıplak devler değil, 
inanılmaz zaafları, korkunç kuvvetleriyle, 
silâhları ve beygirleriyle insanlardı dayanan. 
Beygirler çirkindiler, 
bakımsızdılar, 
hasta bir fundalıktan yüksek değillerdi. 
Fakat bozkırda kişneyip köpürmeden 
sabırlı ve doludizgin koşmasını biliyorlardı. 
İnsanlar uzun asker kaputluydu, 
yalnayaktı insanlar. 
İnsanların başında kalpak, 
yüreklerinde keder, 
yüreklerinde müthiş bir ümit vardı. 
İnsanlar devrilmişti, kedersiz ve ümitsizdiler. 
İnsanlar, etlerinde kurşun yaralarıyla 
köy odalarında unutulmuştular. 
Ve orda sargı, 
deri 
ve asker postalları halinde 
yan yana, sırtüstü yatıyorlardı. 
Koparılmış gibiydi parmakları saplandığı yerden 
eğrilip bükülmüştü 
ve avuçlarında toprak ve kan vardı.

Ve asker k
..........
..........
 

Nazım Hikmet Ran

  • Yorum yapmak için lütfen üye olunuz!!!